SİLENT HİLL 2 - Çıtır bir inceleme

 

 

SİLENT HİLL 2 




Silent Hill 2 2001 yılında Team Silent tarafından geliştirilen ve Konami tarafından piyasaya sürülen bir hayatta kalma - psikolojik korku oyunudur. Döneminde ilk oyunu kadar ilgi görmemiş, satışları ilk oyununun neredeyse yarısı kadar (japonyada) düşmüştür. Pek tabii nedensiz bir düşüş değildi bu aslında. Hayranlar -çoğunlukla japon kesim- çok sevdikleri ilk Silent Hill  hikayesinin devamını beklemekteyken Team Silent ekibi farklı ve yeni bir şey denemek istemişlerdi, bu yüzden ikinci oyunlarında tamamen farklı bir senaryo ve üstüne üstlük daha az düşman çeşitliliğiyle karşılamıştı hayranları. Peki nasıl oldu da bu tepkiye ve satışlardaki düşüşe rağmen hayranların favorisi hatta sadece Silent Hill hayranları değil korku türünün hayranları arasında en iyilerden biri olarak gösterilebilecek bir oyun oldu? İnsanların düşüncelerini değiştiren neydi? Bu oyunu özel kılan şey ne? Birlikte bakalım.


HİKAYE


Silent Hill 2 hikayesi aslında kapının dış tarafından baktığınızda çok yüzeysel bir senaryoya sahip. Ana karakterimiz James Sunderland üç yıl önce vefat eden eşi Mary'den bir mektup aldıktan sonra mektupta bahsi geçen ve Mary'nin James'i orada beklediğini söylediği Silent Hill kasabasına doğru yola çıkar ve bu kasabada başından geçen olayları anlatır. Tabii ki de hikaye göründüğü kadar basit değildir.

Bu paragraftan sonra hikaye hakkında ucundan spoiler vererek kısa bir şekilde anlatacağım spoiler yemek istemiyorsanız(spoiler yemeniz hikayenin vuruculuğunu azaltabilir) bir alt başlığa geçebilirsiniz.

Bu kısımda hikaye hakkında biraz daha spoiler vericek olsam da hikayeyi A'dan Z'ye tamamını anlatmayacağım, yoksa bu yazı uzadıkça uzar ve oyunu oynamanın pek de bir anlamı kalmaz. Silent Hill 2 bize hikaye konusundan birçok şeyi doğrudan vermiyor, en azından oyunun son kısımlarına dek. Oyuncudan diyaloglar hakkında kafa yormasını; yan karakterleri tanımamız, anlamlandırmamız ve kasabanın gizemini çözmemiz için çaba sarf etmemizi bekliyor.
James Sunderland bir hastalık sebebiyle vefat eden eşinden bir mektup aldıktan sonra ölmüş birinden mektup almış olmanın ne kadar mantıksız olduğunun farkında olsa bile  karısının ölümünü atlatamadığı için bu mektuba umut bağlar ve Silent Hill kasabasına gelir. Kasabaya girişi sırasında annesini aradığını söyleyen  Angela isminde genç bir kızla karşılaşır. Angela biraz garip bir izlenim veriyor. hal ve hareketleri, tavırları normal birisi gibi hissettirmiyor. 

James ile kurduğu ilk diyalogda James'in kasabayı saran sis yüzünden kaybolduğunu söylemesine şaşıran bir tepki verir. Halbuki şaşırılması gereken James'in kaybolması değil kasabanın her tarafını saran ve bitmek bilmeyen bu sistir. James Angela'nın yanından ayrılıp yoluna devam ederken bir yaratıkla karşılaşır ve bu kısım James ve kişiliğiyle ilgili düşünmemizi gerektiren ikinci  olaydır. James yaratıkla karşılaştığında ondan kaçmaz veyahut çığlık atmaz. Soğukkanlılıkla bir odun parçasını alır ve yaratığı öldürür. Ölü birinden gelen mektup için buraya gelmesinden sonra bu James'in normal olmadığını belirten ikinci olaydır. 

Hikayede ilerlerdikçe en az ana karakterimiz kadar garip birkaç yan karakterle daha tanışırız. Bunlardan birisi Laura isminde küçük bir kızdır. Yaratıklarla dolu bu kasabada umarsızca gezebilen bu kız kim? Böyle bir yerde tek başına gezen bir çocuğun ne işi var? Bir diğeri Maria. Maria eşimiz Mary'ye tıpatıp denilebilecek bir benzerlik gösteren fakat kişilik ve giyim tarzı yönünden Mary'den bi hayli ayrılan bir karakterdir. Onun bu kasabadaki amacı ne? Neden eşimize bu kadar çok benziyor? Peki ya ilk karşılaşmamız ölü bir insanın yanındayken gerçekleşen Eddie kimdir, neyin nesidir?  

Oyun bize ilerleyişimiz boyunca bu karakterlerin sadece bireysel hikayeleri değil ana senaryo ile ilgili neyi temsil ettiği, neye hizmet ettiği konusunda  kafa patlatmamızı istiyor. Evet hikayenin ana hattını bize oyun son kısmına doğru tamamen olmasa da açık bir şekilde veriyor fakat kalan kısmı yorumlamak yada final kısmındaki plot twisti tahmin etmek tamamiyle bizim çabamıza kalıyor. Hikayeyi daha detaylı bir şekilde anlatmak isterdim fakat daha önce de belirttiğim gibi okunması çok güç bir hal alır o yüzden bir sonraki alt başlığa geçelim. 


OYNANIŞ

Gelelim oynanışa. Ne var ki harika bir atmosfere, hikayeye ve enfes müziklere sahip olsa da oynanış yönünden şu dönemde çok geri kalması normalken dönemine göre bile oynanış olarak zayıf bir oyun. 

Öncelikle oyundaki en büyük problemlerden birisi kamera açıları. Oyun standart bir tps oyunu gibi ilerlemiyor, girdiğimiz mekanlara göre kamera açıları sabitleniyor ve kamerayı hareket ettirmekte özgür değiliz. Bu sorun oyun sonuna doğru alışılsa da çoğu zaman oynanışa büyük ket vuruyor. 

Bir diğer konumuz silah çeşitliliği. Ben oynayışım sırasında elektrikli testereyi kaçırmış olsam da oyunda toplam 7 adet silah var peki yeterli mi? Benim için cevap evet. Oyunun oynanış süresi o kadar uzun olmadığı için ve bu oyunda aksiyondan ziyade atmosfer ve hikaye ilgimi çektiği için oynadım ve silah çeşitliliği oynadığım süre içerisinde yeterli geldi ama gelgelelim düşman çeşitliliğine ve boss savaşlarına.

Boss savaşları tek kelimeyle rezalet. Tüm boss savaşları odanın bir köşesine geç, boss sana doğru yavaş bir şekilde gelirken mermileri boşalt  sonra tekrar diğer köşeye koş. Bitti. Boss savaşları bundan ibaret. Peki ya normal düşmanlar nasıl desek. Tasarım olarak boss düşmanlar dahil hepsi gerçekten ilginç tasarımlar ve öyle tamamı (az düşman çeşidi olsa da) korkunç olsun diye alelade konulan şeyler değil. Hikaye hakkında birkaç şeyi temsil ediyorlar fakat düşman çeşitliliği yeterli değil. Hatta o kadar değil ki boss olarak tasarlanan bir düşman daha sonrasında karşımıza normal bir düşman olarak çıkıyor ama bu durum için stüdyoyu suçlamak doğru mu emin değilim. Çünkü Team Silent küçük bir ekipti ve yanılmıyorsam kısıtlı zamanda yetersiz iş gücü yüzüden böyle bir karar aldıklarını söylemişlerdi. O yüzden bu konunun tolere edilebilir olduğunu düşünüyorum.

Oynanış konusunda gelelim son kısmımız olan ''bulmacalara''. Bulmacaların Silent Hill 2'nin göz ardı edilemeyecek bir kısmını kapladığını söyleyebilirim. Oyun bu bulmacaları verirken sizi ne 5 yaşındaki bir çocuk yerine koyuyor ne de sizden inanılmaz zor bir şeyi deşifre etmenizi bekliyor. Genel olarak bulmacalar evet, belli bir zorluğun üzerinde hatta günümüz oyunlarına konulan bulmacaların büyük bir kısmı bu bulmacaların yanında devede kulak kalır fakat bir iki tanesi dışında çözmeleri öyle inanılmaz zor şeyler değil. Sadece oyuncudan ilerleyiş konusunda dikkatini kaybetmemesinii, her mekana girmesini, araştırmasını, notları okumasını ve herhangi bir itemi kaçırmamasını istiyor. Kısaca biraz merak etmesini istiyor. Sosyal medyadaki kısa videolar sebebiyle odak süreniz 5 saniyeye düşmediyse birazcık akıl yürüterek youtubedan walkthrough açmadan neredeyse hepsini çözebilirsiniz ve emin olun kendi başınıza çözdüğünüzde güzel bir tatmin hissi ile karşılaşabileceğinizi söyleyebilirim. 

 

ATMOSFER

 

Silent Hill 2'nin en güçlü yönlerinden biri nedir diye sorsanız hiç düşünmeden atmosfer diyebilirim. İlerleyişimiz boyunca girdiğimiz mekan tasarımlarından tutun da ses dizaynına kadar özenle yapılan ve sizi içine alan korku oyunları sayılıdır ve benim için bunlardan biri de tartışmasız Silent Hill 2'dir diyebilirim. 

Oyun sürekli sizi diken üstünde tutmak için çaba sarf ediyor ve bu çaba öyle ''ucuz'' denebilecek korku yöntemlerinden biri olan jumpscare gelebilir; aniden bir şey karşıma çıkabilir endişesi ile değil, aksine sizi o dünyanın içine alarak yapıyor bunu. O korku dolu ortamlardan geçen sizsiniz, o tehlikelerle siz karşılaşıyormuşsunuz hissini vermek için elinden geleni yapıyor ve bu konuda da çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Tabii yer yer mekanların birbirine benzediğini ve koridor şeklindeki dizaynın bir miktar tekrar ettiğini belirtmek gerek ama bir mekanda çok uzun süre kalmadığımız için ( bulmacaları çözebildiğiniz sürece) sıktığını söyleyemem.

MÜZİKLER


Müzik konusunda bir alt başlık açmasam olmazdı. Akira Yamaoka atmosferi sağlamak için o kadar iyi müzikler yapmış ki sizi atmosferin içine sokmakta bir an olsun sıkıntı çekmiyor. Yeri geliyor geriyor yeri geliyor hüzünlendiriyor. Şahsen müzikleri oyunu oynamadan önce keşfetmiştim ve dinlemeye başlamıştım, oyunu oynadıktan sonra daha bir sevdim ve Silent Hill 2 müzikleri favori oyun müziklerim arasına rahatlıkla tepeden giriş yaptı. Oyunu oynamadıysanız ve bakmak isterseniz favorilerim:

Promise
Laura theme
Laura theme(reprise)





SONSÖZ

 Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Daha önce ne oyun incelemesi yaptım ne de herhangi bir şey hakkında detaylı bir yazıyı çaba göstererek yazdım. Anlık gelen bir fikirle sevdiğim oyun hakkında birşeyler yazmak istedim ve yazı uzadıkça uzadı.Pek kaliteli bir yazı olmadı, kendimi fazla tekrar etsem de önemli değil. Çoğunlukla insanlarla birşeyler hakkında muhabbet ederim ama pek yazı yazdığımı söyleyemem. Keyfime göre arasıra  birşeyler hakkında yazmaya devam edeceğim sanırım. Sevdim bu işi.








Yorumlar

Popüler Yayınlar